18 Kasım 2007 Pazar

KUMPİR


Upuzuuun bir aradan sonra tekrar merhaba,

Blogumu çok ihmal ettiğimin farkındayım,aslında bu arada bi çok tarif denedim,resimlerini çektim,yazılarımı bile hazırladım ama internette yaşadığımız sıkıntı nedeniyle bi türlü yayınlayamadım.Bu aradan sonra güzel bir tarifle dönmek istedim,kumpirin tarifini sevgili arkadaşım Makbuş.tan almıştım, o gün bugündür ne zaman başım sıkışsa,5 çayı için misafirlere ya da vakit olmadığı için yemeksiz kaldığımızda imdadıma yetişir,tüm arkadaşlarıma tavsiye ettim şimdiye kadar,size de tavsiye ederim..mutlaka deneyin.


Malzemeler:

4 patates

1 çay bardağı krema (kremadan hoşlanmayanlar için 1 çorba kaşığı tereyağı+1/2 çay bardağı süt)

tuz

karabiber

sosis

doğranmış siyah zeytin

mısır

yeşil zeytin

bezelye

kaşar peyniri


Patateslerimizi haşlayalım,kabuğunu soyup, patatesimiz çok soğumadan 4.e bölelim,içine krema ya da tereyağımızı ve sütümüzü ekleyelim,tuz ve karabiber ekleyip püre haline gelene kadar patates ezicimizle ezelim.Borcamımıza bu karışımı yayalım,





üzerine kalan tüm malzemeleri istediğiniz kadar ekleyin.200 derecede 20-25 dk kadar pişirelim,sonra rendelediğimiz kaşar peyniri üzerine serpelim ve kapattığımız fırında eriyene kadar bekletip, servis yapalım,yanına mayonez,ketçap ve acısso ie sunmanız şiddetle tavsiye edilir.

Bizimki fırından çıkar çıkmaz tükendiği için pişmiş halinin resmini çemedim,afiyet olsun

13 Ağustos 2007 Pazartesi

ÇİKOLATALI&BALLI&MUZLU KREP




Krep bizim evimizde çok sevilir ve sıklıkla tüketilir.Krep hamuru ile hem tatlı yapabilirsiniz, hem de içine biraz krema ile marine edilmiş tavuk ya da ıspanak-kırmızı et karışımı üzerine beşamel sos ile hem şık hem de lezzetli bir akşam yemeği hazırlayabilirsiniz ya da benim eşimin favorisi olarak tavsiye edebileceğim,sabah kahvaltısında ikram edebilirsiniz.Dilerseniz kaymak ve böğürtlen reçeli ile ya da arasına peynir domates koyarak tüketebiliriniz,her iki durumda da hem tatlıcılar hem tuzlucular memnun kalacaktır.
Akşam yemekten sonra arkadaşlarımızın geleceğini öğrenince yarım saat içinde ne yapabilirim diye düşündüm ve hemen aklıma bu tarif geldi, gerçekten de yarım saate kalmadan tatlılarım hazırdı,eğer bir şeyi çok severek yapıyorsam maalesef hemen heyecanlanıyorum,elim ayağıma dolaşıyor,krepi pişirirken ustalıkla havada döndürürken iş süslemeye gelince heyecan yaptım yine, o yüzden süslemeler için kusura bakmayın.
Ben bu tatlıyı ilk kez 2001 yılında İstiklal Caddesinde yanılmıyorsam adı “kaktüs cafe” idi orda yemiştim, o zamanlar bu kadar çok yemek tarifi yayımlayan blogda yoktu, nasıl krep yapıcam diye günlerce tarif aramıştım,en sonunda bu ölçüyü kendim oluşturmuştum.işte karşınızda ballı çikolatalı muzlu hatta cevizli sizi nerdeyse düz duvara tırmandıracak enerji bombası krep…

Krep hamuru için (yaklaşık 5-6 tane çıkar)

2 yumurta
2 çay bardağı un
1,5 çay bardağı süt
½ çay bardağı sıvıyağ
1 çay kaşığı tuz
1 tatlı kaşığı şeker
4 çorba kaşığı bal

2 muz
½ çay bardağı doğranmış ceviz
50 gr bitter çikolata
1 çay kaşığı tereyağı
3 çorba kaşığı süt

Önce krep hamurumuzu hazırlıyoruz,tüm malzemeleri çırpma teliyle çırpıyoruz, mikseri kirletmenize gerek bile yok.İyice karışınca 5 dk.yoğunlaşması için bekletelim, bu arada krep tavamızı eer krep tavası yoksa ağzı geniş herhangi bir teflon tavayı çıkaralım,tavamıza birkaç damla sıvıyağ damlatalım,sonra kağıt peçete yardımıyla tavanın tümüne yayalım ve fazlalığını almış olalım.Tavamız ısındıktan sonra bir kepçe yardımıyla hamurumuzdan tavamıza dökelim,tavsiyem dökerken tava elinizde olsun direk ateşin üzerinde olursa yayılmadan hemen katılaşır hamurunuz,tava elinizde olursa her tarafına yayılmasını sağlarsınız.Her iki biye
tarafı da piştikten sonra tabağımıza alalım.içine 1 çorba kaşığı balımızı dökelim,dilimlediğimiz muzları sıra ile dizelim,üzerine bir kaşık ceviz dökelim ve dürüm gibi saralım.
Bu arada çikolatalarımız benmari usulü eritelim,erimeye yakın içine tereyağı ve sütü de ekleyelim,böylece çikolata sosumuz oluşacak,daha likit bir sos için süt miktarını arttırabilirsiniz.Dürüm şeklindeki kreplerimizin üzerine sosunu döküp servis yapabilirsiniz.
Afiyet olsun.
Not:Krep yanındaki kurabiyeler İlknur’a ait,tarifi alınca onu da sizinle paylaşacağım.

7 Temmuz 2007 Cumartesi

ANNEANNEMİN KAHVALTI SOFRASI VE SIKMA..


Eğer Adanalı'ysanız veya Adana'ya gitmişseniz sıkmayı mutlaka duymuşsunuzdur.Benim de Adana'ya dair özlediğim yemeklerden biridir sıkma, tabiki kebap kadar ünlü değildir ve birçok hamurişinin yanında silik kalmış da olabilir, ama ben anneannemin yaptığı sıkmayı sıcak sıcak hele bir de ince belli bardaktaki çayla yemeyi dünya mutfağındaki hiçbir yemeğe değişmem...

Aslına bakarsanız içerik olarak gözlemeden çok farklı değil,ama tadından mıdır, yoksa bana çocukluğumda anneannem ve ninemle yaptığım kahvaltıları hatırlattığından mıdır bilmem,benim için yeri bambaşka.Küçükken anneannemde kaldığımda, sabah miss gibi sıkma kokusunu aldığım anda yataktan fırlardım ve benim için sabah 5.te kalkmış,hamurunu yoğurmuş,ocağın başında bana sıcacık sıkmaları hazırlayan anneannemi ve kahvaltı sofrasını kuran ninemi bulurdum,o zamanki çocuk aklımla bile benim için mutlulukların en güzelini yaşamış olurdum,o sofrayı öyle çok özledim ki..Ninemi kaybedeli 10 sene oldu,çok şükür anneannem hayatta ama onu yormaya kıyamadığım için yalancı sıkma yapımını öğrendim..Anneannecim sen kendine iyi bak, artık ben sana sıkma yapacağım.

Orjinalinde sıkmanın hamuru ekmek hamuru gibidir, ceviz yumağı büyüklünde parçalar koparalır, oklava ile tek tek açılır ve ocakta saç.a benzer bir tavada kızartılır, ancak bu koşuşturma içinde böyle bir zaman yaratmadığım için ben de yufka ile yalancı sıkma yapıyorum.


Yaz akşamlarında beş çayında ya da pazar kahvaltısında yemenizi tavsiye ederim.Yaptıktan sonra buzdolabında 3-4 gün saklayabilirsiniz.Yemeden önce mutlaka teflon tavada ya da mikrodalgada ısıtın..


Malzemeler,

4 yufka
350 gr beyaz peynir

Maydanoz

100 gr tereyağ

1 büyük soğan (isteğe bağlı)

1/2 çay bardağı sıvıyağ

Öncelikle 1 büyük soğanımızı ince ince kıyıp,1 çorba kaşığı yağda kavuruyoruz.Soğan isteğe bağlı,isterseniz kullanmayabilirsiniz ama ben çok yakıştırıyorum.Soğalar yumuşayınca ayrı bir yerde ufaladığımız beyaz peynir ve ince kıyılmış maydonoza ekleyip karıştırıyoruz.Bu arada 1 yufkamızı açıyoruz, üzerine 1 çorba kaşığı yağı sürüyoruz,yufkamızı kapatacağımız için yapışmasını önlemek için sürüyoruz yağı, o yüzden her yerine gelmesi şart değil.Yufkamızı önce karşılıklı iki kenarını kapatıp, iki ucunu ortada buluşturuyoruz, sonra kalan 2 kenarı da aynı şekilde kapatıyoruz, şimdi yufkamız kare şeklinde ve 4 eşit parçaya bölüyoruz.1 çorba kaşığı sıvağı teflon tavamıza döküp, peçete yardımı ile her tarafına sürüp fazla yağı alıyoruz, tavamızı sadece 1 kere yağlıyoruz.Her iki tarafı da eşit pişirirince,ekmek kesme tahtamız üzerine alıyoruz.




Ekmek kesme tahtamız üzerine aldığımız pişmiş yufkamıza erimemiş,bütün haldeki tereyağını sürüyoruz, yufkanın sıcaklığı ile sürdükçe tereğımız yufka üzerinde dağılıyor zaten, bunu yapma amacımız, yufkayının kurumasını engellemek.





Sonra peynirli maydonozlu soğanlı karışımımızdan içine koyuyoruz ve


dürüm gibi sarıyoruz. Her bir yufkada aynı işlemi yapıyoruz, burda önemli olan ocağın başında beklemek, çünkü yufkamızın sıcak olması gerekiyor ki anında tereğı sürelim,zaten peynirli karışımı koyup sarana kadar, diğer yufka tavada hazır oluyor, dolayısıyla senkronize bir halde sırayla tüm aşamaları gerçekleştirmiş oluyorsunuz.




Ben son halini çekemeden sıkmalar tükendi :))) Sıkmalarımızı kurumaması için önce kağıt havluya sarıp, sonra saklama kabına koymanızı tavsiye ederim.Yemeden önce ısıtmayı unutmayın..
Afiyet olsun




2 Temmuz 2007 Pazartesi

DOĞUMGÜNÜ PASTASI

Bu hafta doğumgünü haftası benim için, yarın 2 tane çok sevdiğim arkadaşımın doğumgünü,
Maalesef bir tanesi ile görüşme imkanımız olamadığı için, sadece telefonla kutlayacağım ve hediyesini ona kargo ile ulaştıracağım.Ayrıca Cuma günü de kuzenimin doğumgünü, o da Ankara.da olduğu için sadece telefonda kutlayabileceğim,sınavları bitmişse belki msn.den göreşebiliriz..
Doğumgününde yanında olabileceğim arkadaşımın yani İlknur.un hediyesini 1 ay önceden aramaya başladım, insanlara hediye alırken, onların tarzını yansıtan “ben de arasaydım, kendime kesinlikle bunu alırdım” diyebilecekleri bir hediye seçmeye gayret ediyorum.Bu yüzden araştırmak, en içime sineni bulmak bi hayli vaktimi alıyor.Ama bence hediye alırken sarf ettiğimiz gayret karşı tarafa verdiğimiz önemi gösteriyor.
İlknur.un hediyesini aldım ama açıkçası sadece hediye bana yeterli gelmedi,kendimden de birşeyler katmak istedim, bu yüzden ona süpriz doğumgünü pastası hazırlamaya karar verdim.Pastamı Pazar günü pişirdim, krema kaplamasını ve süslemelerini ise Pazartesi yaptım.Bugüne kadar gelen misafirler için birçok pasta yapmışımdır herhalde, ama ilk kez hediye olarak görüreceğim bir pasta için günlerce kafa yordum, kreması, içeriği nasıl olmalı,kenarlarını neyle kaplamalıyım diye düşündüm.İlknur.un midesinin çok hassas olduğunu gözönüne alarak hafif bir pasta olması için meyveli yapmaya karar verdim, ama pastanın bi yerinde mutlaka çikolata olmalıydı, o yüzden kekini bol çikolatalı yaptım,süsleme kısmına gelince kenarları da çikolatalı şekerlemelerle kapladım ama üst kısmında krema sıkma torbamın azizliğine uğradım,o yuzden istediğim süslemeleri yapamadım, yapabilseydim zarif arkadaşım için herbir süsleme üzerine zarif inci şekerlemelerinden koyacaktım,gelecek sefere artık..Kutlama yazısından anlayacağınız üzere, pasta üzerine yazım tekniği konusunda daha çooook çalışmam lazım, gerçekten göründüğünden çok çok daha zormuş..



Pandispanya,

* 4 adet yumurta
* 1 su bardağı un
* 1 su bardağı şeker
* 100 gr sütlü çikolata
* 100 gr bitter çikolata
* 1 paket vanilya
* 1 paket kabartma tozu
* 3 çorba kaşığı kakao
* 6 çorba kaşığı yoğurt
* 1/4 su bardağı sıvı yağı
Krema,
* 1 kutu Hindistan cevizi sütü
* 2 paket toz krem şanti
* Arası için 1 kutu Superfresh konserve meyveÖnce pandispanyamızı hazırlıyoruz.Ben üzerinde rahat çalışabilmek için pastamı 1 gün önceden hazırladım.Önce oda sıcaklığındaki yumurtalarımızı şekerle çırpıyoruz.Diğer yanda ocakta çikolatalarımızı bıçakla kesip,benmari usulü eritiyoruz.



Yumurta ve şekerimizi iyice köpürünce yoğurt ve sıvıyağı ekliyoruz.Bu arada eriyen çikolatalarımızı karıştırarak soğutup yumurtalı karışıma ekliyoruz.Daha sonra kakao,un ve kabartma tozumuzu da ekleyip, çok yoğun olmayan bir kek kıvamı elde ediyoruz
ve 20 cm.lik kek kalıbımıza döküp,180 derece ısıtılmış fırınımızda yaklaşık 40 dk.pişiriyoruz.Kekimiz soğuyunca strece sarıp oda sıcaklığında bekletiyoruz.Ertesi gün önce pastamızın üzerini tırtıklı ekmek bıçağı ile traşlıyoruz,ta ki dümdüz bir pasta üstüne sahip olana kadar,daha sonra pastamızı 3 kat olacak şekilde kesiyoruz.Bu arada Hindistan cevizi sütümüzü toz krem şanti ile çırpıp 10 dk dolapta bekletiyoruz.Daha ıslak bi kek olsun isterseniz, kekinizi meyve suyu ya da sulandırılmış reçel ile ıslatabilirsiniz.Ama siz de göreceksiniz bu kekinin kıvamı bence yeterince ıslak, o yüzden ben ayrıca bi malzeme kullanmadım.kekimizin ilk katını pasta tabanımızın üzerine koyup,sonra krem şantimizden koyuyoruz ve spatula yardımıyla düzleştiriyoruz.Sonra üzerinde meyvelerimizden koyuyoruz ben biraz da damla çikolata serptim,isterseniz siz koymayabilirsiniz,daha sonra diğer kata da aynı şekilde malzemelerimizi koyup,en üst katın kremasını düzgünce sürüp, kekimizin kenarlarını da iyice sıvıyoruz,ben kekimizin kenarlarını süsleme şekerleri ile süsledim,krema ile kapladıktan sonra,şekerleri elimle avuç içime doldurup, kekin kenarlarına bastırdım.Pastamızın üzerine sıkma torbası ile süs yapacaktım ancak duylarda sorun olduğu için sıkma torbasını krema ile doldurup,çerçeve yaptım.En üste Eminönü Nüans.tan aldığım süsleme şekerleri koydum, son olarak da yağlı kağıt ile minik bir külah yapıp, içine erimiş çikolata ile doldurdum, ve doğumgünü mesajımı yazdım,ama pasta üzerine kağıt yardımıyla yazı yazmak gerçekten çok çok zormuş.Pastamı yiyen herkes çok beğendi.Umarım siz de beğenirsiniz..Afiyet olsun..





28 Haziran 2007 Perşembe

MERHABA


Merhaba,
Bundan sonra sizinle bu sitede tariflerimizi paylaşacağız.
Yemek yapma konusunda ben de acemi sayılırım, o yüzden birçok şeyi birlikte öğreneceğiz.
İşe peynirli poğaça ile başlamak istedim.
Gerçekten pastane poğaçasından daha lezzetli bir tarif, üstelik içine ne koyduğunuzu bildiğinizden
pastane poğaçasından çok daha sağlıklı.


Mümkün olduğu sürece her mutfak macerasını aşama aşama resimlerle destekleyerek yayımlama niyetindeyim.Aslında benim de yeni olduğum bu macerada birlikte deneyerek öğreneceğiz.
Peynirli poğaça, benim defalarca denediğim ve her seferinde hüsranla sonuçlanan bir hamurişi.
Bugüne kadar kaç kere denemede bulundum bilmiyorum, ama her bir deneme sonrası fırından kupkuru çıkan poğaçarla karşılaştım.Tam vazgeçmiştim ki ve galiba en güzeli pastane poğaçasıymış derken bu tarifle karşılaştım ve anladımki asıl sorun hamuru mayalama sırasında yaptığım hatalarmış.Galiba, bazı şeylerden vazgeçmeden önce yeterince denemek lazım...

Benim en hoşlanmadığım tarifler "alabildiği kadar un" ile başlayan tariflerdir.Mutfakta yeni olan birisi için ölçü kavramı o kadar önemli ki halbuki..Hiç denemediğiniz bir tarifi yaparken ne kadar un alabildiğini nerden bileceğiz...Ben tüm tariflerimi tam ölçüleri ile vermeye çalışacağım.Tabi kendi damak tadınıza göre bazı şeyleri (tuz,karabiber,maydonoz vs.) arttırıp azaltmak size kalmış.Her ufak değişiklik herkesin elinin tadını oluşturur bence..
Zaten mutfakta her zaman heyecan ve yeniliğin olması bundan kaynaklanmıyor mu?



PEYNİRLİ POĞAÇA

1 kg.un
25 gr.tuz
40 gr. toz şeker
600 gr. oda sıcaklığında yumuşamış margarin
4 yumurta
50 gr.yaş maya
1 su bardağı ılık su
200 gr beyaz peynir ufalanmış
İsteğe göre susam ve çörek otu

Öncelikle mayamızı yoğurma kabına koyalım,üzerine 1 su bardağı ılık suyumuzu dökelim ve elimizle karıştırarak erimesini sağlayalım.Sonra sırası ile unu,tuzu,yağı ve yumurtalarımızı ekleyelim ve yoğurmaya başlayalım.Biraz yoğurduktan sonra şekeri de ekleyelim.Ve güzelce yoğuralım.Sonra tezgahımıza 1/2 avuç un serpelim, üzerine hamurumuzu koyalım, üzerine tekrar 1/2 avuç un serpelim ve oda sıcaklığında yaklaşık 1 saat kadar mayalanmasını bekleyelim.Mayalanma işlemi sona erince hamurumuzu elimizle yuvarlayarak merdane şekli verelim.Bıçakla ceviz büyüklüğünde parçalar koparalım.

Tezgahımızı tekrar unlayalım ve kopardığımız bu parçaları elimizle çok az yuvarlayıp üzerine koyalım.Burda önemli olan elimizde yuvarladığımız hamur parçalarının aynı büyüklükte olması, eğer biri büyük biri küçük olursa pişerken biri çiğ kalırken biri yanmaya başlayacaktır.
Tüm ceviz büyüklüğünde parçaları yuvarladıktan sonra üzerine biraz un serpelim.Fırın tepimize yağlı kağıdımızı koyalım.Sade yapmak isterseniz poğaçaları,ilk hamur topumuzu yağlı kağıda koyalım ve elimizle bastıralım.Peynirli yapmak istediklerinizi yine elinizle bastırın ya da merdane ile çok az bastırıp açın,yarısına ufaladığınız peyniri koyun ve yarımay şeklinde kapatın.Elinizin içi ile (başparmak arkası) bastırın, hamurun iki ucu iki dudak gibi olacak.Tüm malzemeyi bu şekilde yaptıktan sonra üzerine yumurta sarısı sürün ve çatalın ucu ile yukarıdan aşağı ve sağa sola olacak şekilde çizin, bu şekilde pastane poğaçası görüntüsü sağlamış olacaksınız.En son üzerine arzu ederseniz, susam ya da çörek otu dökebilirsiniz.
Daha sonra hamurumuzu mayalama aşamasına geçiyoruz.Eğer mevsim kış ise ve kalorifleriniz yanıyorsa tepsinizi kalorifer kenarında bekleterek mayalama yapabilirsiniz (yaklaşık 22-28 derece oda sıcaklığı ideal).Ama normalde 1,5 saat kadar oda sıcaklığında bekletebilirsiniz ya da aceleniz varsa 40 derece ısıda fırının içinde mayalandırabilirsiniz.Fırınınızın en altına sıcak su dolu ısıya dayanıklı bir kap koyun,ısıyı 40 dereceye ayarlayın ve yaklaşık 1 saat kadar poğaçalarınızı fırında mayalanması için bekletin.

Mayalanmaya başladığını poğaçaların iyice kabarmasından anlayacaksınız, bundan sonra yapmanız gereken, tepsinizi dışarı çıkarın,fırın ısısını 200 dereceye getirin,200 dereceye ulaşınca tepsiyi fırına koyup pişirme işlemine başlayabilirsiniz. Fırınınızın cinsine göre pişirme süresi değişecektir.Ama yaklaşık 10-15 dk. sonra mis gibisıcacık poğaçalarınız hazır olacak..
Afiyet olsun..